17 Kasım 2012 Cumartesi

Eylül Zamanı. Şiir Abdullah Oral


Eylül Zamanı

Öyle uzak duruyor ki yaşan bizden
Geceler uyuyor acıların içinde
Hayat ormanları kurşunlanıyor
Yıkılmış korkunun kirli yanları
Kalleş ölüme gönüllü koşuyor çocuklar
kurşun eriterek körpe yüreklerinde

Yağmurdan yine eser yok
Direncin çığlığı yağıyor çağımıza
Sevdanın isyanın
Boyun eğmek döneklikti zulme
Eylülde kanatılmış dağların yüreği
Eylül yürekliler
Dökülüp gitmekte namluların içine

Yılan hikayesi bütün düşler
Tüketmeye çalışırken acıları
Başlıyor kanamaya gözler
Eylül geçiyor kapılardan

Bakmayın martın baharı örgütlediğine
Dolu vurmuş dallarına
Göy ekin biçiliyor şimdi
Paletler altında kalmış kardelen

Unuttuk kiloları
Bir işçi iki baş soğan eder
Yada üç patates
Duymak kolay olsa duyardı herkes
Aç çocukların sesleri tırmalıyor kulağımı
Şimdi eylül zamanı
Okşayan ölüm yanakları

Sen ey baldırı çıplak
Yaşama duyarsız insan
Sen kulak asma bunlara
Sevda türkülerinin söylendiği bir gecede
Bölünmemişse uykuların
Yürümemişsen yalın ayak
Üstüne üstüne korkuların
Ürkütmemişse direncim
Ürkütmemişse açlık seni
Bilemezsin eylülün getirdiklerini

Bizimkilerde
Acının baharı yaşanıyor şimdi
Geriye kalanlar bilir işkencelerden
Dağları nasıl kuşatılır yalnızlığın

Yeniden doğurmaya
Aht etmiş kadınların
Şarapnel dökülmekte rahimlerinden
Analar şallarını örtüyor
Ölü çocukların üstüne
Dudaklarında paramparça sevdanın çığlığı
Çıplak namluya sürülmüş ekmek
Dün gibi taze yarına yüklenmiş acılar
Kim duyuyor kim görüyor
Kapılardan eylül geçiyor

Eylül geçiyor
Sarkık memeler annenin utancından
Aç bebenin gözlerinden

Eylül geçiyor
Ekmeği çalınmış soframızdan
İşçi yutan fabrikalardan
Yorgun iş dönüşünden

Eylül geçiyor
Sokaktan mahpustan hücreden
Tüketildikçe yaşam
Direniyor insan
Şimdi eylül zamanı
Eylül geçiyor kapılardan

Aldanmayın sakın ha
Takvimlerin gösterdiği tarihe
Mayıs temmuz aralık yok

Şimdi eylül zamanı
Yaşamın yüreği hançerlenen
Gençliğin sevdası
Gelinin tel duvağı
İşçinin emeği
Annenin özlemi
Varlık anlamını yitiriyor her şey

Yaşayıp yazamadığım şeyler gibi
Mutluluğun resmini çizmek ne kadar zorsa
Mutsuzlukta aynı zorlukta
Henüz yazılmamış türküler misali
Söylenmemiş sözlerle, öpülmemiş yüzlere
Otuz marta yazılmış ezgiler okunur şimdi

Gözlerimde yağmur başımda bulut
Dağlar uzağında güneşin
Ne zaman başımı kaldırsam
Baksam gökyüzüne
Gözlerime yıldızlar yağar
O zaman anlarım
Yıldızlaşmış umutlar

Şubat 2001

Abdullah Oral

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder